25 Mayıs 2017 Perşembe

Rakı Kültürü

Neyzen' e sormuşlar, rakı nasıl içilir? Cevabı çok anlamlı ve kısa olmuş. Adam gibi!   Konuya Neyzen'le başlamak içeriğe uygundur diye düşündüm ve verdiği cevaptan da rakıyı herkesin içemeyeceğini anlatmak istedim. Elbette hakkıyla içmekten bahsettiğimi herkes anlamıştır. Rakı cinsiyet ayırt etmez. Kadını erkeği birdir. Bunun içindir ki rakı kültürü ve rakının tarihi hakkında detaylı bilgilendirmeler yapacağım.

Günümüzde bilinenin aksine rakı geçmişinin Osmanlı dönemine kadar dayandığını biliyor muydunuz? Alkole karşı oluşan ön yargıların ayyuka çıktığı bu dönemde rakı ile ilgili yanlış bilinen en önemli konu budur ve bunu kanıtlayıcı en iyi tarih örneği Sarıcazade Ragıp Paşa'dır. 2.Abdülhamit'in Başmabeyincisi( mabeynlerin başı anlamında. Mabeyn ise padişaha dış ilişkilerde bildirim yapan zat anlamındadır.) Tekirdağ yolu üzerinde ilk rakı fabrikasını kuran kişidir. Fabrikanın adı Umurca Rakı Fabrikasıdır. Osmanlıda rakıya Arak, rakının tutkunlarına da Arak-nuş denirdi. Bende Arak-nuş'um diyorsanız saygıyla selamlıyorum sizi :)) O dönemin rakılarından bir tanesi Elif rakısıydı ki bu rakıda anason bulunmuyordu. Tabiri caizse Düz rakıydı ve rumlar bu rakıya Düziko derlerdi. Şekerpare filminin bir repliğinde Neriman Köksal'ın Şener Şen'e düziko teklif ettiğini ortalama herkes bilir :)))

Rakıyla ilgili anısı olan, özlü sözler söyleyen ve aslan sütüyle özdeşleşmiş bir çok ünlü vardır. Adına şiirler yazılan, aşık olunan, sohbetlerin efsane içkisi rakı için anısı olanlardan bir tanesi de Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'tür.  1923 yılında Kordonda bulunan  Naim Palasta gün batımı rakı içen paşa  Yunan Kralını kastederek 'Sizin Konsti Gelip oturdu mu bu masaya işgal sırasında' der. Cevabın 'evet' olması üzerine 'Peki rakı içti mi' diye sorar. Hayır cevabını aldığında 'E o zaman sormadın mı çocuk, ne halt etmeye almış İzmir'i der. Ey gidi paşam büyüksün gerçekten :)


Rakının olayı kişiden kişiye değişse de, rakı gün batımı sonrası ufak yudumlarda ve eşsiz dostlar meclisi sohbetinde içilmelidir. Rakı sofrasında iş güç konuşmak yerine, aşklardan sevgililerden, kalp kırıklıklarından, sevmek ve sevilmekten konuşulursa tadından geçilmez bu meredin. Yarısına kadar rakı diğer yarısı sudur.İsterseniz de buz.


Türlü türlü mezelerle başlangıcını yaptığınız andan, ara ve ana yemek gelene kadar ki sürede yaşadığınız o muhteşem duyguyu insanoğlu hayatında yaşamaz, yaşayamaz. En son aşamada yediğiniz meyve veya helva rakı masasından kalkma zamanı geldiğini gösterir ki, bu da o günün müthiş duygularla bittiğinin kanıtıdır.

Biliyor musunuz? Rakıyla ilgili söylenecek o kadar çok söz var ki. Maalesef bu satırlara sığmaz. Bu işin sırrı kalptedir. Rakı gönül işidir. Size bu yazımda kendi tecrübe ve duygularımdan birşeyler aktarmaya çalıştım. Hepimizin farklı duyguları vardır bu konuda, duygular farklı da olsa gönüllerimiz bir olduktan sonra bizim yerimiz rakı sofrasında dostlar meclisidir.

Gitmeden sosyal mesajımı da vereyim hepimize. Rakıyı keyif için içelim. Keyfi olmayan hayatın rakısı olmasa da olur. Hadi şerefe....



23 Mayıs 2017 Salı

Vazgeçilmez Tutku PLAK





Blog açılalı bir gün oldu.Blogun ilk konusu Neden Blog açtım oldu. Konudan sayılmasa bile bir siftah yapmam gerekiyordu. Ama artık asıl ilk konuyla işe koyulma vakti geldi. Bugün hayatımda yeni bir kesit olan ve vazgeçilmez  tutkumuz  PLAK'lardan bahsedeceğim. Plaklar hakkında arayacağınız her şeyi yine bu yazımda bulabileceksiniz.


Nedendir bilinmez çocukluğumdan bu yana plak denilince aklıma gelen ilk isim Orhan Gencebay'dır. Tutkumu tetikleyen yegane isimdir. Kendine has duruşu, gençliğindeki  yakışıklılığı ve dönemin popüler şarkıcılarından olması gibi bir çok şey sayabilirim Orhan Gencebay için.  Şarkı sözlerindeki içtenlik, duyguyu kalbe sonuna kadar yansıtması, samimi tavırlarla halka hitap etmesi dahi plaklarını sevmek için bir nedendir. İlerleyen zamanlarda Orhan Gencebay için ayrı bir konu açmam kaçınılmaz gibi gözüküyor. Çok uzatmadan size Plaklar hakkında kısa notlar aktarıyorum. Umarım fazlasıyla işinizi görür.

Eskiden plaklar hakkında duyduğum kulaktan dolma bilgiler artık kafamda iyiden iyiye netleşmeye başladı. Çünkü artık benim de plak çalarım var. :)) Plak çalarım olduğu bilgisi kenarda dura dursun, Ben size plakları anlatayım. İki çeşit plak var. 33 ve 45'lik plak olarak geçer. Seneler öncesi 78'lik plaklarda varmış, plakların babası olan 78'liğe biz kısaca Taş Plak diyoruz. Boyut olarak 33'lük plaklara denk sayılırlar. Kullanılan malzemelerin sert ve ağır olması Taş plakları ayırt eden en önemli özellikleridir. Baba 78'lik plağımızın  en kötü tarafı iyi korumazsanız kolayca kırılabilir olmasıdır.Her iki tarafında 1'er şarkı bulunur. Bu özelliği ile yine '45lik plaklarla aşağı yukarı aynı özelliklere sahipler.  

33 ve 45'lik dediğimiz olay dakikada olan dönme hızını belirtir ve buna kısaca RPM(round per minute) deniyor. 33'lük plaklar normal albümdür ve LP(Longplay) olarak adlandırılır. 45'lik plaklardan daha fazla parça içerirler ve daha yavaş dönerler. 45'lik plakların üretimi günümüzde dahi halen devam etmektedir. 33 devir longplaylerin her iki yüzünde 5'şer parça var. Longplay olmasının sebebi de budur. Bir sanatçıya ait tüm albümü bu plaklarda bulabilirsiniz.

45lik plaklarda ise her iki yüzde bir parça var. Piyasada bulabileceğiniz ve kanımca en çok satılan plaklarda 45'liklerdir.

Günümüz teknolojisinde plaklar iyiden iyiye etkisini yitirmeye başlarken, bu işin tutkunu bir çok insan bulmak yine teknoloji sayesinde mümkün. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Plak biriktirmek ve eskilere ait plakları bulmak için harcanan çabada göz önünde bulundurulursa plak koleksiyonu yapmak oldukça pahalı bir hobi. Artık plak satan bir çok dükkan var,  Kadıköy ve Beyoğlu bu işin başını çeken semtler. Yine internet sayesinde plak koleksiyoncularından plak bulabilirsiniz. Bunu yaparken iyice araştırmanızı tavsiye ederim. Her yerde olduğu gibi bu piyasada da sahtekarlar türemiş durumunda. Her yeri çizik perişan olmuş bir plağı fahiş fiyata verebilirler. Canım bizde bunu anlarız o kadar saf değiliz dediğinizi duyuyorum. Siz yinede beni dinleyin :))

Plak konusunda kendimi çok şanslı hissediyorum.Çünkü babamdan kalan efsane yabancı plaklarım var. Kimler yok ki içinde, Santana, David Gilmore, The Grease, Bob Marley, Elvis Presley ve niceleri. Umarım plaklar  konusunda aydınlatıcı olmuşumdur. Kalın sağlıcakla.








22 Mayıs 2017 Pazartesi

Neden Blog açıyorum.

Efinim öncelikle herkese merhabalar. Uzun süredir kafamda yapmayı düşündüğüm blog açma işini sonunda nihayete erdirdim. Hiç bir baskı altında kalmadan ve tamamen kendi hür irademle açmaya karar verdiğim bu blogu yazmaya karar vermemin altında birden fazla sebep var ki, içlerinden en önemlisi belki de içimi dökme arzusudur. Hepimizin malumudur, dünyanın en mutsuz, en depresif ve en psikopat ülkesinde yaşıyoruz. Bunun altında yatan birçok sebep var ancak bu konulara hiç girmeyeceğim. Bu kadar mutsuzluğun içinde kendimi mutlu edecek bir şeyler yapmanın ruhuma iyi geleceğini düşündüm ve bu blogu açmaya karar verdim. Her telden konuları anlatacağım bu nacizane mütevazi blogumda  ilk denemelerimi yaptığımdan her türlü hatayı şimdiden affetmenizi rica ediyorum :) Hayata dair ne varsa elimden geldiği kadar burada anlatmaya gayret edeceğim. Müzik, sanat, fotoğraf, sinema, tiyatro, din, psikoloji, seyahat, tatil vb. herşey bu blogda olacak.

Kendimi tanıtayım. 1983  Almanya doğumluyum. Aslen İstanbulluyum ve burada ikamet ediyorum. evliyim ve dünya tatlısı bir eşim var ve onu çok seviyorum :). Anne tarafım Çanakkaleli ve kanımda Trakya'dan melodiler yok değil :) Ana okulu hariç ilkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul'da okudum. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler ön lisans mezunuyum. 


Siyasal ve sosyal faaliyetlerimden de kısaca bahsedecek olursam, Chp Üsküdar Teşkilatı Gençlik Kolları üyesi, Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi, Atletizm Federasyonunda İl hakemiyim. Ama şunu belirtmem de fayda var. Belli bir süre yürütmeye çalıştığım bu faaliyetlerimi zaman yetersizliği, iş yerinde yaşadığım yoğunlukların verdiği yorgunlukla yapamıyorum. Ancak bunların bir parçası olmak dahi güzel bir duygu. Amatör olarak fotoğraf çekiyorum, zaman buldukça deklanşöre basmayı seviyorum. Sosyal medyada İnstagram ve Facebook kullanıyorum. Bununda yanında Pinterest ile fotoğraf deneyimlerime her gün bir yenisini ekliyorum. 

Fırsat buldukça farklı konularla karşınızda olacağım. Şimdiden herkese teşekkürler :))