
Günümüzde bilinenin aksine rakı geçmişinin Osmanlı dönemine kadar dayandığını biliyor muydunuz? Alkole karşı oluşan ön yargıların ayyuka çıktığı bu dönemde rakı ile ilgili yanlış bilinen en önemli konu budur ve bunu kanıtlayıcı en iyi tarih örneği Sarıcazade Ragıp Paşa'dır. 2.Abdülhamit'in Başmabeyincisi( mabeynlerin başı anlamında. Mabeyn ise padişaha dış ilişkilerde bildirim yapan zat anlamındadır.) Tekirdağ yolu üzerinde ilk rakı fabrikasını kuran kişidir. Fabrikanın adı Umurca Rakı Fabrikasıdır. Osmanlıda rakıya Arak, rakının tutkunlarına da Arak-nuş denirdi. Bende Arak-nuş'um diyorsanız saygıyla selamlıyorum sizi :)) O dönemin rakılarından bir tanesi Elif rakısıydı ki bu rakıda anason bulunmuyordu. Tabiri caizse Düz rakıydı ve rumlar bu rakıya Düziko derlerdi. Şekerpare filminin bir repliğinde Neriman Köksal'ın Şener Şen'e düziko teklif ettiğini ortalama herkes bilir :)))


Türlü türlü mezelerle başlangıcını yaptığınız andan, ara ve ana yemek gelene kadar ki sürede yaşadığınız o muhteşem duyguyu insanoğlu hayatında yaşamaz, yaşayamaz. En son aşamada yediğiniz meyve veya helva rakı masasından kalkma zamanı geldiğini gösterir ki, bu da o günün müthiş duygularla bittiğinin kanıtıdır.

Biliyor musunuz? Rakıyla ilgili söylenecek o kadar çok söz var ki. Maalesef bu satırlara sığmaz. Bu işin sırrı kalptedir. Rakı gönül işidir. Size bu yazımda kendi tecrübe ve duygularımdan birşeyler aktarmaya çalıştım. Hepimizin farklı duyguları vardır bu konuda, duygular farklı da olsa gönüllerimiz bir olduktan sonra bizim yerimiz rakı sofrasında dostlar meclisidir.
Gitmeden sosyal mesajımı da vereyim hepimize. Rakıyı keyif için içelim. Keyfi olmayan hayatın rakısı olmasa da olur. Hadi şerefe....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder